deneme türünün türk ve dünya edebiyatındaki temsilcileri kimdir

Etkinlik5. Okuduğunuz metinden yola çıkarak deneme türünü aşağıdaki yönergelere göre araştırınız.
Deneme Türünün Özellikleri:
a.Kişiyi  ve toplumu ilgilendiren her şey denemenin konusu olabilir.
b.Deneme yazarı kendisiyle konuşur gibi yazar.
c.Dili doğru ve güzel kullanır.
d.Düşünce dünyası  geniş ve kendine özgü bilgi birikimine sahiptir.
e.Kendi duygularının dışında başkalarının düşüncelerine de saygı duyar.

f.Denemeci ele aldığı konuyu samimiyetle anlatır.
g.Denemeci, bayağı bir anlatıma inmeden terim ve felsefi kavramların ağırlığından uzak bir tarzı  tercih eder.
h.Denemeci, denemenin sonunda kesin bir hükme , bir sonuca varmak amacında değildir.
i.Deneme, herhangi bir konuda düşündürücü, öğretici, inandırıcı ve ufuk açıcıdır.
k.Deneme çok rahat okunan bir düşünce yazısıdır.
l.Deneme yazarı birçok kaynaktan beslenir:


Deneme Türünün Türk ve Dünya Edebiyatındaki Temsilcileri
DÜNYA EDEBİYATINDAKİ TEMSİLCİLERİ
1.Montaigne
2.Bacon,
3.Voltaire,
4.J.J Roussesau'yu
TÜRK EDEBİYATINDAKİ TEMSİLCİLERİ
1.Nurullah Ataç 
2.Sabahattin Eyüboğlu  
3.Suut Kemal Yetkin  
4.Mehmet Kaplan 
5.Nurettin Topçu
6.Salah Birsel
7. Vedat Günyol 
8. Enis Batur

Deneme Türüne Ait Araştırdığınız Kısa Bir Örnek:

Bence en büyük kötülüklerimiz, küçük yaşımızda belirmeye başlar ve asıl eğitimimiz bizi emzirip büyütenlerin elindedir. Çocuk bir tavuğun boynunu sıkar, kediyi, köpeği oyuncak edip yara bere içinde bırakır; anası da ona bakıp eğlenir. Kimi baba da, oğlunun savunmasız bir köylüyü, bir uşağı öldüresiye dövdüğünü, bir arkadaşını kurnazca ve kahpece aldattığını gördüğü zaman, bunu yiğitlik belirtisi sayarak sevinir. Oysa bunlar zalimliğin, zorbalığın, dönekliğin asıl tohumları, kökleridir; çocukta filizlenirler, sonra alışkanlığın kucağında, alabildiğine büyüyüp gelişirler. Bu kötü yönsemeleri yaşın küçüklüğüne ve işin önemsizliğine bakarak hoş görmek tehlikeli bir eğitim yoludur. Önce şu bakımdan ki, çocukta doğa egemendir ve doğa asıl yeni tomurcuk salarken katıksız ve gürbüzdür; sonra da, hırsızlığın çirkinliği, çalınan şeye göre değişmez ki: Ha altın çalmışsın, ha bir iğne. «İğne çaldı, ama altın çalmak aklına bile gelmez» diyenlere benim diyeceğim şudur: «İğneyi çaldıktan sonra niçin altını da çalmasın?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

korkusuz kaptanlar kısa kitap özeti

yürekdede ile padişah kitabının kısa özeti

küçük lord kitabının kısa özeti