DÖVİZ KURUNDA YAŞANAN HAREKETLERİN İHRACAT VE İTHALATA ETKİSİ
Bir ülkenin ithalatı ve ihracatı ile döviz kuru arasındaki karşılıklı ilişki, aralarındaki geri besleme döngüsü nedeniyle karmaşıktır. Döviz kurunun, döviz kurunu etkileyen ticaret açığı üzerinde bir etkisi vardır.
Bununla birlikte, genel olarak, zayıf yerel para birimi, ihracatı teşvik eder ve ithalatı daha pahalı yapar. Tersine, güçlü bir yerli para birimi, ihracatı engelliyor ve ithalatı daha ucuz hale getiriyor.Hem ihracat hem ithalatın döviz kurunda yaşanan artış ve düşüşlerden nasıl etkilendiğini göstermek için basit bir senaryo hazırlayalım: Buna göre ABD den Türkiye'ye ithal edilecek bir elektronik ürünün fiyatının 10 USD olduğunu farzedelim. 1 USD nin Türki parası karşılığı ise 3,5 TL olsun. Yani 10 USD lik ürünün Türkiye’deki ithalatçıya, nakliye, vergiler ve gümrük masrafları gibi tüm diğer bileşenleri gözardı edersek maliyeti 35 TL dir. Eğer ABD doları Türk lirası karşısında %10 değer kazanırsa, ABD deki ihracatçı yine 10 USD ye ürününü satmaya çalışıyor olacak ancak Türkiye’deki müşterisi yani ithalatçı firmaya ürünün maliyeti yine tüm diğer masraf kalemlerini hesaba katmazsak 38,5 TL olacak yani İthalatçının maliyeti 3,5 TL artacak. Bu yeni fiyatla aynı ürünü Türkiye pazarında satmakta zorlanacak ise, daha uygun fiyatlı muadilleri var ise onlara yönelebilecek yani ABD den olan ithalatlarını askıya alıp farklı bir ülkeden mal tedarik etme yoluna gidebilecektir. Bu durumda Doların Türk lirası karşısında %10 değer kazanması ABD ihracatçısının Türkiye pazarındaki rekabet gücünü azaltacaktır.
Tam tersi bir örnekte ise bu kez Türkiye'deki bir tekstil firmasının ABD pazarındaki müşterisine
Adedi 10 USD ye bir tekstil ürünü örneğin bir pantolon sattığını varsayalım. Yine tüm diğer masraf kalemlerini göz ardı ederek hesaplayacak olursak. Türkiye'deki tekstil ihracatçısı Daha önce 10 USD karşılığında her bir gömlek için 35 TL eline geçerken artık 38,5 TL eline geçecek. Aşağıda yapacağımız ek açıklamalar olaya bakış açımızı değiştirecek ancak ilk aşamada bu ihracatçı önceki ihracatlarına göre kendi para birimi adına daha karlı hale gelmiş olacak ve hatta eğer 35 TL den hala satabilecek şekilde maliyet kalemleri sabit kalmışsa, fiyat avantajını kullanarak örneğin fiyatını 9-10 USD arası bir banda çekip, ABD pazarında daha geniş bir müşteri portföyüne ulaşmaya çalışabilir. Yani ABD dolarındaki değer artışı Türkiye'deki ihracatçının bu ülkedeki rekabet gücünün artmasına sebep olabilir.
Amerikan Doları özellikle petrol ve yan ürünleri dahil önemli hammadde kalemleri için global ölçekte kulllanılan bir para birimi, dolayısıyla Türkiye’de Dolar kurunda yaşanacak bir artış bazı sektörleri birebir etkilerken kalanları dolaylı yoldan etkileyecektir. Bu tekstil işletmesinin hammadde, işçilik, enerji ihtiyacı ve tüm diğer masraf kalemlerinde USD kur artışı kaynaklı bir artış yaşanması kaçınılmazdır. Bu durumu USD nin yapısal özellikleri açısından diğer para birimlerine göre istisnai bir durum olarak ele alabiliriz ancak gözardı edilmemesi gereken bir gerçektir.
Özetlemek gerekirse yukarıdaki senaryoya göre USD nin, TL karşısında %10 değerlenmesi, ABD'nin ihraç kalemlerinin yurtdışı satışını zorlaştırdı ancak ithal Türk tekstil ürünlerinin ABD'li tüketiciler için daha cazip fiyatlara gerileme ihtimali belirdi. Madalyonun ters yüzü, TL nin % 10 oranında değer kaybetmesinin Türk tekstil ihracatının rekabet gücünü artırması, ancak Türk alıcılar için ABD menşeli örneğin elektronik bileşenlerin ithalatını daha pahalı hale getirdi.
Yukarıdaki basit senaryoyu milyonlarca işlemle çarpın ve hangi para birimi hareketlerinin ithalat ve ihracatı etkileyebileceği konusunda bir fikir edinebilirsiniz. Ülkeler ara sıra ekonomik sorunlarını, uluslararası ticarette avantaj elde etmek için para birimlerini yapay olarak bastıran yöntemlere başvurarak çözmeye çalışmaktadırlar. Bu tür bir teknik, ihraç hacmini artırmak için yerli bir para biriminin stratejik ve büyük ölçekli amortismanını ifade eden" rekabetçi devalüasyondur. Bir başka yöntem, yerel para birimini bastırmak ve anormal derecede düşük seviyede tutmaktır. Bu, 1994-2004 yılları arasında yuan'ı tam on yıl boyunca sabit tutan Çin tarafından tercih edilen ve daha sonra, yılın en büyük ticaret fazlası ve döviz rezervine sahip olmasına rağmen ABD doları karşısında ancak kademeli olarak artmasına izin verilen bir yöntemdi. Çin, düşük işçilik giderleri, düşük hammadde ve enerji temini ve ihracatçılara devlet tarafından sağlanan sübvansiyonlara ek olarak birde düşük para değerinin yarattığı cazibe sayesinde ihracatta lider pozisyona geldi.
Yorumlar
Yorum Gönder